Cumartesi Anneleri / İnsanları 1049. Hafta eyleminde gözaltında kaybedilen yakınlarının fotoğrafları ve karanfillerle 33 yıl önce gözaltında kaybedilen üniversite öğrencileri Nurettin Yaman ve Soner Gük için Galatasaray Meydanı'ndaydı.
Cumartesi Anneleri / İnsanları gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak, gözaltında kaybedenlerin yargılanması ve cezalandırılması talebiyle her hafta Cumartesi Günü olduğu gibi 1049. kez Galatasaray Meydanı'ndaydı.
Resmî makamların inkâra dayalı anlatıları yerine hakikati dile getirmek ve adalete yönelen bir karşı hafıza inşa etmek amacıyla Galatasaray Meydanı'nda olduklarını belirten Avukat Eren Keskin, "Bu hafta da mekan yasağı nedeniyle Galatasaray Meydanı’nı bize kapatan polis bariyerlerinin önündeyiz" dedi.
"Galatasaray Meydanı’nın ve 1 Mayıs için Taksim Meydanı’nın Kapatılmasına Derhal Son Verilmelidir"
Anayasa Mahkemesi'nin kararına rağmen Cumartesi Anneleri açısından Galatasaray Meydanı’nın ve 1 Mayıs için Taksim Meydanı’nın göstericilere yasaklanmasının, toplanma özgürlüğünü ihlal ettiğine hükmetmesine rağmen yasaklamanın devam ettiğini vurgulayan Keskin "Bu yasaklar, Anayasa’ya ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır. Anayasal haklarını kullanmak isteyenleri engellemek, hem hukuken hem de vicdanen ve ahlaken gayrimeşrudur. Kamusal alanların halka kapatılmasına derhal son verilmelidir" dedi. Av. Eren Keskin 1049 haftada 33 yıl önce gözaltında kaybedilen üniversite öğrencileri Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ü unutmadıklarını ve unutmayacaklarını belirterek Yaman ve Gül'ün dosyasını paylaştı.
22 yaşındaki Hüsamettin Yaman, İstanbul Üniversitesi Teknik Bilimler Meslek Yüksekokulu öğrencisiydi. Pankart taşımak suçlamasıyla tutuklanmış, yaklaşık 15 gün cezaevinde kaldıktan sonra 6 Eylül 1990 tarihinde tahliye edilmişti.
21 yaşındaki Mehmet Soner Gül, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğrencisi ve aynı zamanda Öğrenci Derneği üyesiydi. Bu nedenle gözaltına alındı, ağır işkencelere maruz kaldı ve ölümle tehdit edildi. İçişleri Bakanlığı’nın iddiasına göre, 10 Mart 1991 tarihinde Malatya’da yakalanan bir kişinin sorgusunda adının geçmesi nedeniyle aranmaktaydı.
"Hüsamettin Ve Soner Gözaltına Alındı Hayatlarından Endişe Ediyoruz"
Hüsamettin Yaman, 2 Mayıs 1992 Cumartesi günü evinden çıktı. 4 Mayıs Pazartesi günü, ağabeyi Feyyaz Yaman’ı işyerinden arayan bir kişi, “Hüsamettin, Soner Gül ile birlikte Fındıkzade’de gözaltına alındı. Hayatlarından endişe ediyoruz. Hemen emniyete başvurun” dedi.
"Yetkililer, Gözaltı İddialarını Reddetti"
Yaman ve Gül aileleri, önce İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne, ardından devletin ilgili tüm kurumlarına başvurdu. İnsan Hakları Derneği ve Uluslararası Af Örgütü de girişimlerde bulundu. Ancak yetkililer, gözaltı iddialarını reddetti. Yaman Ailesi, girişimlerini sürdürdü ve iki yıl boyunca polis takibinde tutuldu.
Son Sözleri “İnsanlık Onuru İşkenceyi Yenecek!” Oldu
19 Aralık 2011 tarihinde, özel harekât polisi Ayhan Çarkın’ın infazlar ve kayıplarla ilgili itirafları kamuoyuna yansıdı. Çarkın, Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ü gözaltına aldıktan sonra ormanlık bir alanda sorgulayıp infaz ettiklerini anlattı. . Onların son sözlerinin “İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!” olduğunu söyledi.
Bu itirafların ardından Yaman Ailesi yeniden suç duyurusunda bulunarak dosyanın tekrar açılmasını talep etti. Ancak Ayhan Çarkın’ın açık beyanlarına rağmen, dosyada bugüne kadar herhangi bir ilerleme kaydedilmedi.
"Yaman ve Gül İçin Etkin Soruşturma Başlatılmalı"
Kamu adına görev yapan savcıları, Hüsamettin Yaman ve Soner Gül’ün gözaltında kaybedilmesiyle ilgili adil, tarafsız ve etkin bir soruşturma başlatmaya çağıran Av. Eren Keskin "Hüsamettin Yaman ve Soner Gül için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten; devletin evrensel hukuk normlarına göre hareket etmesi gerektiğini hatırlatmaktan asla vazgeçmeyeceğiz!" diyerek sözlerini tamamladı.
Videoyu İzlemek İçin Tıklayınız.